Tarih:4 December 2018
Her yaz mevsimi başlangicinda yüzme, kiş mevsiminin başlangicinda ise kayak aklimiza gelir. Klasik olarak “Memleketimizin üç tarafi denizle çevrili olmasina rağmen yüzmede esamimiz okunmuyor” diyenlerin yanisira bir de kiş mevsimindeki kayak yarişlarini izlerken “Neden bizde bu kadar çok kayak yapilabilen merkez varken kayakçi yetişmez?” şeklinde konuşan birçok arkadaşimi sabirla dinliyorum.
Spor Akademisi mezunlarimiz hatirlayacaklardir; eğitimleri süresince en az dört adet kamp eğitimi almak zorunda idiler. Bunlardan bir tanesi “Kiş Eğitimi Kampi ve Kayak” olurdu. Şimdi yazdiklarimi okuyanlar şaşirmasinlar lütfen, bu Akademiler öğrencilerine kayak merkezlerine götürürler, kayak ve mont temin ederler, devletin konaklama tesislerinde kamplarini yaparlardi. Devamini da yazayim; az da olsa bir harçlik verirler, gün boyunca tüketmek üzere enerji verici kuruyemiş (kuru üzüm, ceviz, badem, findik, vb.) herkese dağitirlardi.
Günde dört kez yemek yenilirdi. Sabah, öğle ve akşam dişinda ikindi zamani küçük kekler çay eşliğinde tüketilirdi. Kalinan yerler biraz askeri koğuşa benzemekle beraber eğlenceli bir kamp dönemi geçirilirdi. O günlerde kayak öğrenen bazi arkadaşlarimin bu günlerde kayak öğretmenliği yaptiğini görüyorum.
Eskiden kayak yapilan merkez sayisi azdi. Var olan merkezlerde lift (Kayak yapanlari tepelere taşiyan çelik telli taşiyicilar) olmazdi ya da var olan yerlerde yeterli sayida oda bulunmazdi. Şimdi durum değişti. Bazi kayak merkezleri çok gelişti, teleski ve telesiyej sayilari artti. Ulaşima uçaği dahil ettiğimiz için oralara ulaşma süremiz çok kisaldi. Bu merkezlerde oldukça fazla sayida otel inşa edildi. Tipki yaz tatili gibi artik ülkemizde kiş tatilleri de yapilmaya başlandi.
Şimdi bu gelişmeler sonrasi neleri görmek isteriz? Kuşkusuz çok sayida kayak sporcumuzun olmasini, değil mi? Ne yazik ki, çok iyi kayak pistleri ve imkanlarina rağmen yeterli sayida ve yüksek performans gösterebilen sporculari ya keşfetmekte zorlaniyoruz ya da keşfettiklerimizi iyi düzeyde antrene edemiyoruz. Sarikamiş, Palandöken, Davraz, Erciyes, Kartepe, Uludağ gibi gördüğüm bu tesislerde ortak sorun kayak eğitimi ve yapisinda bazi önemli eksikliklerin var olmasidir.
Bu sorunlari bilenlerimiz var ve umarim artik önemli değişiklikleri yapma zamanlari gelmiştir. Kayak denilince hafta sonunda birkaç gün eğlence amaçli yapilan seyahatler akla gelmemelidir. Devlet olarak kayak sporunu geliştirici bazi önemli adimlar atilmalidir. Bu iş yalnizca Kayak Federasyonuna düşen bir görev değildir.
Yüzme konusunda bir başka yazimda gelişme ve değerlendirmelerde bulunacağim. Kayakta aslinda çok daha fazla gelişme beklemekle beraber mevcut durum pek iyi görünmüyor. Bunu değiştirebilmek elimizde. Bu sporun içte ve dişta olan insanlari konuya biraz daha fazla eğilmelidirler. Yalnizca eğitim taraflari değil, malzeme, konaklama, ulaşim, yüksek düzeyli antrenman yöntemleri konu içerisinde yer almalidir.
Her zaman yazdiğim gibi, kayakta da sahip olduğumuz potansiyelin çok altinda bir performans gösteriyoruz. Bunu değiştirmek çok zor değildir. Biraz inanalim, plan yapalim, doğru insan kaynaklarini kullanalim, bir sistem yaratalim. Bunlarin ardindan başari mutlaka gelecektir...