Viyana’da kongre..

Tarih:15 July 2016

13-15 Temmuz 2016 tarihleri arasinda Viyana’da uluslararasi düzeyde bir kongre düzenlendi. Içlerinde birçok Üniversite ve çesitli kuruluslarin ortak oldugu bir olusum, Türkiye’nin birçok yerinden arastirmacilarin burada bulusmalarini sagladi. “Egitimde Yeni Boyutlar” ve “Bilim ve Teknoloji” mottosu ile bir araya gelen konusmacilar kendi alanlarinda yaptiklari çalismalarini sunma firsati buldular.



Kongrenin ilginç bir özelligi var: Arastirmacilar isterlerse kendi çalismalarini Türkçe olarak sunabiliyorlar. Eskiden uluslararasi denilince hemen her sunu yabanci dilde yapiliyordu. Simdi ise yabanci ülkedeler ama Türkçe sunabiliyorlar. Bu türden bir kongreyi baska kurumlar da yapiyorlar. Bilim dili olarak Türkçe konusunu çesitli kereler siddetli biçimde dile getiren ve bu konuda konusmacilar getiren Prof. Dr. Mustafa Yildiz hocamin kulaklarini çinlatiyorum.



Egitimin her alanindan gelen arastirmacilarin çesitli konulari her birinde çok az sayida dinleyici bulunan büyük amfilerde sundular. Bu yazimi 8 no’lu amfiden yaziyorum. Burasi sanki bir kimya laboratuvari gibi. Yüksek basamakli dinleme siralari yaklasik 150 ögrenci için tasarlanmis. Sahne tarafinda her türlü teknolojik araç-gereç yer almis. Duvarda hem klasik yazi tahtasi var hem de projeksiyon için büyük bir perde. Artik kullanmayi unuttugumuz tepegözler bile o güçlü isik huzmelerini göstermek için can atiyor gibi bekliyorlar. Çesitli gazlar için musluklar, lavabolar, serin ortam ve bu türden bir aktivite için uygun ortamlar.



Aralarda çay ve kahve içmek mümkün. Ancak teknik bir üniversite olmasina ragmen çay-kahve için suyun bir baska bir yerde isitilip kovalarla makinelere getirilip konulmasi buranin teknik seviyesini de göstermis oluyor! Çaylar “Dogus”, kahveler “Nestlé” markasini tasiyordu. Viyana’da, Osmanli’dan kalma harbi “Avusturya Kahvesi” içmeyi tercih ederim. Yarinki oturum bosluklarindan birinde yerini ögrendigim noktada bu kahveyi yudumlayacagim.



Viyana Teknik Üniversitesi yaz aylarinda ama sanirsiniz egitim-ögretim devam ediyor. Bazi arastirmacilarin odalarinda ve laboratuvarlarinda çalistiklarini gördüm. Birçok çocuk ziyaret amaci ile buraya geliyor. Herkese açik bir egitim kurumu. Bizdekilerle karsilastiriyorum ama düsündüklerimi yazamiyorum! Düzenledigimiz “Çocuk Üniversiteleri” programlarini aklima getirdim. En az 3 ay boyunca bombos kalan Üniversite tesisleri bu türden aktivitelerle degerlendirilebilir. Yöneticilerimize duyurulur.



Sehir, bildigimiz tür disinda bir yapi ve anlayisa sahip. Metro ve trenler yer altinda oldugu için üstteki yollarda yayalar, bisikletliler ve motosikletler rahatça ilerliyorlar. Keza diger araçlar da bu sansa sahipler. Bir haritaya sahipseniz hemen her yere tren, metro ve otobüslerle rahatça ulasabiliyorsunuz. 90’li yillardan bu yana Avrupa Hentbol Federasyonu çalismalari ve bazi Sampiyonalarin ülkemize alinmasi için tartismaya çok kez geldigim bu kentte bu defa Schönbrunn civarindaki bir otelde konakliyorum.



Buraya gelecekler için önerim havalimanina indikten sonra hemen taksi ya da otobüsle sehir merkezine gitmeye kalkmayin. 72 saatlik kartlardan birini 24.90 euroya satip alip bu süre zarfinda birçok ulasim aracina ücretsiz olarak binebilir, bazi müze ve ziyaret yerlerine indirimli girebilirsiniz. Bu arada Viyana Havalimaninda sizi mor ile bordo karisimi renkli kravatlari bulunan Türk taksi sürücüleri karsilayacaktir. Çok misafirperverler, hemen kahve ismarliyorlar. Çogu 2023’e inaniyor, Ismet Inönü’nün imzaladigi anlasmanin bitecegini söylüyorlar... Meraklisina duyurulur.



Halk sakin ve sessiz. Giyimleri normal. Ortalik temiz. Bisiklet parklari dolu, kullanimi fena sayilmaz ama Amsterdam ile karsilastirilamaz. Tarihi doku korunuyor. Macaristan ve Slovakya buraya yakin oldugu için, çogu ziyaretçiler buraya gelmeyi firsat bilip Budapeste ve Bratislava’ya gidiyorlar. Ne yazik ki bu satirlarin yazari böyle bir toplantiya gelince gezmeyi pek düsünmez! Bir tarafta egitimdeki yeni boyutlara bakarken diger tarafta bilim ve teknolojideki gelismeleri gözlemlemek bana göre önemli noktalar.



Matematikle ilgili olan bölümleri izledim. Sonuç; henüz bir yeni Cahit Arf çikaramayacagimiz yönünde. Teknik ve bilim tarafina geçtigimde salondaki çay makinasina hala baska yerde su isitip getirildigine göre izciligin kurucusu olan Baden Powel’in dedesine basvurmamiz gerekecek gibi... Ama hemen bu kadar pessimist olmaya gerek yok. Kongrenin bitmesine daha zaman var. Biraz daha izlemeye devam edecegim. Bitiminde umuyorum çok daha farkli degerlendirmelerle Türkiye’ye dönmüs olacagim.

Menu