Tarih:21 September 2019
Okaliptus suyu içince
Yirmi Bir sene önce bir seminer vermek üzere gittigim Kibris’taki okaliptüs agaçlarinin sayisinin fazlaligini görmüs ve çok sasirmistim. Bu agaçlar o kadar çok su içerler ki, batakliklari kurutmak için bol sulu arazilerde kullanilirlardi. Oysa Kibris o zamanlar susuzluktan kiriliyordu.
Kimilerine göre yilda 100, kimilerine göre 250 ton suyu topraktan çekerek gövdelerinde kullandiklarini kaldigim otel sokaginin sakinlerinden dinlemistim. Simdi o sokaklardakileri göremedim. Ama etrafa baktigimda bu okaliptüs agaçlari neredeyse hepsi yok olmus gibilerdi. Girit civarindaki küçük gezimde tektük sayilabilecek olanlarini gördüm.
Su, artik Türkiye’den geliyor. Saniyorum susuzluk günleri geride kaldi. Yasayanlar Kibris’in sicagina alismislar. Her tarafta klimalar neredeyse 24 saat çalisiyor. Ama biraz degil çok sayidaki binalarda dis ortam ile arada bir sinir koyamiyorlar. Otellerde bahçeye, havuza açilan kapilar açik ama içeride klimalar çalismaya devam ediyor. Elektrik enerjisine ödenen paralar konusunda bilgi edinemedim. Su gibi elektrik harcaniyor derler ya, aynen öyle…
Kibris’a Antrenörlük Egitimi Bölümlerinin Müfredat Programlarini görüsmek, tartismak ve bir model program yaratmak üzere gittik. Yakin Dogu Üniversitesi’nin tesislerini kullandik. Hastanesine girdigimizde Yakin Dogu Üniversitesi Kadin Basketbol Takimi oyuncularinin kendi boylarinda tab ettirilmis fotograflari ile karsilandik (Bu arada tab etmek, tab ettirmek deyimlerini ögrenmek isteyenler Özer Kanburoglu hocamizin kitaplarini inceleyebilirler, eger orada kaldi ise…). Hastane girisinde bir kadin basketbol takimi görüntüleri… Güzel bir yaklasim…
Spor kulesini ziyaret ettik. Spor Bilimleri Fakültesi Dekanimizin ikram ettigi çaylari içtik. Ve biz Türkiye’de henüz prototipini göremedigimiz otomobili aslinda Kibris yapmis. Hastane girisinde sergiliyorlar. Hem de elektrikli. Yorumlari size birakiyorum. Yoksa Elon Musk buraya mi geldi?
22 ayri Üniversitenin Antrenörlük Egitimi Bölümü Baskanlarinin bir araya gelmesi sonucu 2 gün boyunca dogrusunu söylemek gerekirse çok sert tartismalar olsa da sonuçta bir modelde karar kilindi. Küçük bir heyet simdi bu programin kredi ve diger ders içerik kisimlari ile ugrasiyor. Bu hafta sonu sonuçlanacak. Ardindan saniyorum Spor Bilimleri Kongresi esnasinda nihai karar alinacak ve Üniversitelerimize tavsiye edilecek.
Degerli okurlarim bilirler, “Tik” denilen agaçtan çesitli mobilyalar, hatta çok parasi olanlarin tercih ettigi Tik’ten yapilma tekneler vardir. Tik agaci su geçirmez. Bu agaçtan yapilan teknelere veya mobilyaya vernik vurulmaz, boyamaya gerek yoktur. Okaliptusun özellikleri ise bu agaçtan bir “tik” asagidadir. Bahçenize, balkonunuza aldiginiz mobilyalari tik diye satiyor görünseler de bunlarin çogu okaliptüs agacindan yapilmadir. O kadar çok su içerler ki, agaçliktan ayrilip mobilya olduklarinda suyu kabul etmezler!
Bizim orada yaptigimiz çalistay Tik ve Okaliptus agaçlari arasindaki farka benzedi. Biraz cografya, biraz yagmur, biraz insan, biraz teknolojiyi kullandigimizda farkli beklentiler ortaya çikti. Ben bu arkadaslarima gelecek sefer “Paulovnia” agacindan söz edecegim. Avustralya’da hemen hemen birçok mobilya bu agaçtan üretilir. Bu agaç yanmaz bir agaçtir. Bizimkiler ise su içmez… Hangisini tercih edelim?