Korona rapsodisi...

Tarih:30 May 2020

Korona rapsodisi...

Izmit Kapanönü’ndeyim. Tugrul çikti karsima. Birlikte kurdugumuz dernegin kurucu üyelerinden. Kösedeki kokoreç dükkanindan içi alinmis yarim ekmek ve ayranla mali götürürken yakalandik. Üstüne çayi içerken bu defa Kasap Osman Kuyu’nun etlerine gözümüz ilisti. Evde islatilmis nohut için et almazsak olmazdi. Yandaki asri kuruyemisçinin gözü bizim üzerimizde imis. Hurma ile basladik. Tuzsuz yer fistigi dedim ama eve geldigimde torbadan çikmadi. Merak etmeyin, kaju, gün kurusu kayisi, antep fistigi ve çig badem yerindeydi.

Sokaktan çikalim derken otelci arkadaslarimizla karsilastik. Müsterisizlik, kapanan oteller, açilinca bizlerin nelerin bekledigini ve eski günlerin keyfinden söz ettik. Tatlici Güven’e verdigimiz siparisi almaya gidemiyoruz bir türlü. Önünde sirada bekleyen müsteriler. Neyse ki bizim paket hazirlanmis, isaret ettiler. Tam çikiyoruz fakat bu defa çok basarili sporcu olup bir türlü okulu bitirememis bir ögrencimizle karsilasiyoruz. Inanilmaz hikayeleri var. Onu ayrica yazacagim. Dogrusu üzüldüm. Bir sekilde onun yeniden okula dönüp mezun olmasini isteyecegim.

Tatliyi aldik. Ama gözümüz bakirci Üstün’ün sahanlari üstünde. 60 yillik bir dükkan diye hatirliyorum. Yasimdan biraz küçük. Kazanlar, tavalar, tencereler... Hepsi bakir, içleri kalaylanmis. Sorun bakayim yaninizdaki arkadasiniza, “Kalay” nedir diye, bilecek mi? Bu arada sucuklu yumurta yapmak için bir sahani torbamiza koyduk. Pazarlik ettik tabii...

Yandaki dükkanda 3 tane kalmis lavanta fidesi gördüm. Tanesi 5 TL. Saticinin kendisinin seçtigini bana vermesini istedim. Eger tutmazsa yenisini alabileyim diye... Bir haftadir canlanacak ümidi ile bekliyorum topraga dikmek için... Eger kendine gelirse bu Pazar bahçedeki yerine transfer edecegim.

Karsidaki yufkaciya ugradik. Kapanönü Sokagina giderken dönüste aliriz dedik ama geldigimizde hepsi satilmis. Bu hafta herkes börek yemis olmali. Hepimizin kilolari artacak! Yanindaki manavdayiz. Iri kirazlar kutuya konmus. Parasindan söz etmek istemiyorum. Beynimi isirdi. Gözüm kaldi ama çareler tükenmez diye düsündüm. Park ettigimiz aracimizi aldik. Para üstününün dezenfekte edildigini söyleyen görevliden anahtari kaptiktan sonra hizla evimize dogru yollandik.

Eve geldik, kapida su tedarikçimiz. Ama bir sürprizi var: Arizli’dan gelirken kiraz toplayip bize getirmis. Taptaze ve enfes. Mevsimin ilk kirazini yedik. Mayis ayi güller ve kirazlara yakisiyor. Çilekler de fena degil ama onlari çok iyi yikamak gerekiyor. Üçtepeler’den Emrah kardesimi aramaliyim, eskiden telefon ile konusur sonra bir sepet dolusu çilek almaya giderdik. Murat ile konustum, onlar organik tarimla ugrasiyorlar. Yumurtalar çogalinca onlari sucukla bulusturma zamani geldi.

Korona günlerinde bir günün hikayesini okudunuz. Nohut için kuzu eti derken, Köfteci Behçet paketlerini gördüm. Yemezsem gözüm açik giderdi. Yaninda tursu, kirmizi lahana, yesil biber, evde yapilmis bize gelmis yogurt ve yaninda yemek sonrasi içilmek üzere soguk sisesinde bekleyen maden suyu...

Demlenmis çay kokusu geliyor. Tavsan kani renginde... Sonra haberler, biraz tartisma programi, kitap okuma, bahçede kisa bir yürüyüs, eve gelis, dus ve sonrasinda uykuya hareket...

Normallesmeye hazirlik olsun diye yazdim. Ama evde kalanlar için durum pek iyi degil. Birçok ahbabim var bu kisitlamaya tabi olan. Onlarin da kisa sürede normal yasama döneceklerini umut ediyorum. Saglik ve sansla olun...

Menu