Tarih:14 August 2021
Antrenör Eğitimi meselesi
Tokyo Olimpiyat Oyunlarini geride biraktik. 18 branşta 108 sporcu ile katildik. 13 Madalya aldik. Nüfusumuza, lisansli sporcu sayimiza, antrenör sayimiza, kulüp ve federasyon sayilarimiza göre baktiğimizda madalya sayisi ile bunu ilişkilendirmeye çaliştiğimizda sanirim uygun bir istatistik yöntemi bulmakta zorlaniriz.
İstatistikle sizin kafanizi yormak istemem. Asil bu alandaki en önemli konulardan biri olan antrenör eğitimine değinmek istiyorum. Ülkemizde antrenörlerimiz iki kaynaktan yetiştirilmektedir. Birisi Üniversitelerimizin Spor Bilimleri Fakülteleri (Bazilarinda Spor Yüksekokullari), diğeri ise Spor Federasyonlarimizin Spor Eğitimi ve Araştirmalari Dairesi ile ortak açtiği kurslar... Çeşitli kademelerdeki kurslar sonucu antrenör yetiştirilmekte ve sporcu yetiştirmeleri temennisi ile sisteme katilmaktadirlar.
Ancak son birkaç yil içerisinde Gençlik ve Spor Bakanliği bünyesindeki birimlere antrenör alimlari yapilacaği bilgisi ve çikilan ilanlara bakildiğinda kabul edilmesi zor ibarelere rastlanmaktadir. Mezun olmasi gereken kurum olarak herhangi bir yüksek öğrenim ve en az 2. Kademe antrenör lisansina sahip olmak denildiğinde Üniversitelerin Spor Bilimleri Fakültelerinin Antrenörlük Eğitimi Bölümleri yok sayilmaktadir. Antrenörlük bir meslektir ve onun bir okulu bulunmaktadir. Bunlarin dişindaki kaynaklardan antrenör teminine gidilmesi kafalarda soru işaretleri oluşturmaktadir.
Üniversitelerin Antrenörlük Eğitimi Bölümündeki öğrenciler 4 yillik bir lisans eğitimi almaktadirlar. En az 2 yillari ihtisas, uygulama ve staj ile geçmektedir. Uzmanlik branşlari, alanindaki yetkin akademik öğretim elemanlari tarafindan yürütülmektedir. Bu hocalarin temininde ilgili federasyonlarla temasa geçilerek yüksek öğrenim mezunu ve yeterli antrenörlük lisansina sahip olma koşulu yerine getirilmektedir.
Kuşkusuz antrenörlük Türkiye’de hala bir meslek olarak anilmamaktadir. Sakin hayrete düşmeyin. Bu böyledir. Antrenörlük ikinci bir iştir. Futbol, Basketbol ve Voleybol gibi branşlarda biraz profesyonellik ortaya çiktiği için bu işi meslek olarak yapan küçük bir grup devrede olmaktadir. Antrenörlerin sosyal güvenceleri neredeyse yok gibidir. Dolayisiyla antrenörlüğün meslek olarak sayilabilmesi için bazi kuruluşlarin çok özel biçimde çalişmasina ihtiyaç vardir.
Denilecektir ki, işte biz ilan veriyoruz, antrenörleri istihdam ediyoruz... Değerli okurlarim, bu yolla bazi devlet kuruluşlarinda görev yapan antrenörlerimizin yetiştirdikleri sporcu sayilarini ve bunlarin başarilarini bir araştiralim. Sonuçta, görev yapilan yerlerdeki sporcularin performanslari dikkatle etüt edilmelidir. Performans kriterleri ortaya konulmali, çok yönlü analizler ilgili birimler ile paylaşilmalidir.
Alayli, Mektepli tartişmasina girmek istemem ama her iki tarafin birbirinden öğreneceği çok şey bulunmaktadir. Bu alanda Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu, Futbol Antrenörleri Derneği, Spor Bilimleri Derneği ve Üniversitelerin Antrenörlük Eğitimi Bölümleri bir araya gelmelidir. Bir ara, özellikle Spor Bilimlerindeki bölümler için çekirdek bir program üzerinde tartişilmişti. Saniyorum sonuçlanmadi. Ama daha sonraki uluslararasi arenalardaki sporcularin yetiştirilmesi ve onlarin müsabakalara katilmasinda bu kurumlarin ortaklaşa hareket etmeleri şarttir.
Son olarak hedef koyma üzerinde biraz kafa yormamiz gerekiyor. Oyunlara katilmak, evet müthiş bir şey ama oradan başari ve madalya isteniyor. Bunu ayrica konuşacağiz. İyi bir hafta olsun...